Panik Bozukluk nedir?

PANİK BOZUKLUK

Panik bozukluğu anlayabilmek için öncelikle “korku”, “anksiyete”, “kaygı”, “panik atak”, “agorafobi”, “beklenti anksiyetesi” gibi terimlerin ne anlama geldiğini bilmek gerekir.

Korku, kelimesi eski İngilizcede “ani felaket veya tehlike” anlamı taşıyan “fear” kelimesinden gelir. Güncel anlamı ise “herhangi bir gerçeklik ya da belirli bir tehlike karşısında sıklıkla duyulan kaygı verici önsezi” veya “ ürkütücü veya istenmeyen bir durumun gerçekleşme olasılığı” olarak tanımlanır.

Korku, hemen ortaya çıkıverecekmiş gibi gelen bir tehlikeye karşı gösterilen tepkidir, temel bir duygudur. Bu tehlike, gerçek ya da kişinin algıladığı bir tehlikedir. Korku, tehdit edici bir uyarana karşı zihinsel değerlendirmeyi içerir.

Tehlike kişide “savaş ya da kaç” tepkisini ortaya çıkarır. Çünkü kişi korku duyduğunda, bütün içsel kaynaklarını kullanarak ya bu tehlikeye karşı kendini korumaya çalışır ya da tehlikeden kaçıp kurtulmaya, ondan uzaklaşmaya çalışır. 

Anksiyete,  “gerginlik arz eden duygusal bir durum” olarak tanımlanır ve sık sık gerilim, terleme, titreme, çarpıntı ve yüksek nabız gibi fiziksel semptomlarla seyreden bir tablo eşlik eder. Anksiyete, tehdit edici uyarana karşı zihinsel değerlendirmeye verilen duygusal tepkidir.

Anksiyete-korku—anksiyete ile korku birbirinden, ilki duygusal bir sürece işaret ederken ikincisinin bilişsel bir sürece işaret ediyor olması ile ayırt edilir. 

Kaygı, daha çok gelecek yönelimlidir. Gelecekte otaya çıkabilecek her türlü tehlikeye karşı ortaya çıkar. 

Kaygı-korku--- kaygı gelecek yönelimlidir oysa korku hemen ortaya çıkabilecekmiş gibi gelen tehlikeye kayşı çıkar. Korkuyla karşılaştırıldığında kaygı, daha yaygın tanımlanması daha zor, daha yavaş ortaya çıkan, daha uzun süren bir duygudur.

Panik, “güvenliği sağlamak için gittikçe artan veya telaşla yapılan kimi teşebbüslerin eşlik ettiği ani, çok güçlü korku olarak tanımlanır. Ani ve yersiz korku.

Panik atak, bir korku kuşatmasıdır. Algılanan tehlikeye karşı birdenbire gelişen bir tepkidir ve bir takım yoğun bedensel tepkiler gelişir.

Agorafobi, bir panik atağın yaşanması ya da panik atağı benzeri belirtilerin ortaya çıkması durumunda yardım sağlanamayacağı ortamlarda ya da durumlarda bulunmaktan korkma olarak tanımlanır. Bu ortamdan kaçınma gözlenir. 

Panik bozukluğu hastalarının bir kısmı, panik atağı geçirmesi halinde kaçmasının ya da yardım almasının zor olabileceği durumlardan uzak durmaya başlarlar. Kişinin, yeni bir atak geçirme korkusuyla, tek başına ev dışında, kalabalıkta, köprü üzerinde olmaktan, otobüsle, trenle, arabayla yolculuk etmekten kaçındığı bu durum “agorafobi” olarak adlandırılır. Agorafobiklerin korku duydukları durumlar şu şekilde sıralanabilir: Pazar yerinde, büyük bir mağaza ya da alışveriş yerinde olma; otobüs, tren, vapur, uçak gibi toplu taşıma araçlarıyla yolculuk etme; toplu olarak bulunulan ortamlarda, kalabalık içinde, işlek caddelerde olma; özellikle trafiğin sıkışık olduğu yerlerde arabayla yolculuk etme; köprüden geçme; kuyrukta bekleme.

Beklenti anksiyetesi, Panik atağının yatışmasının ardından, sıklıkla yeni bir atak geçirme korkusu olarak tanımlanan beklenti anksiyetesi gelişmektedir. Hastalar, yeni bir atağın gelişebileceği korkusunun yanı sıra, atak sonrası ortaya çıkabilecek sonuçlara ilişkin de yoğun bir endişe yaşarlar. Beklenti anksiyetesi yaygın anksiyetenin birçok özelliğini de taşır: huzursuzluk, aşırı heyecan duyma, endişe vb. Beklenti anksiyetesi, yoğunluğu ölçüsünde panik atağı eşiğini düşürerek, yeni atakların ortaya çıkma riskini artırıcı bir etki gösterebilir.


PANİK ATAKLARI

Panik atakları farklı tiplerde ortaya çıkabilmektedir.

  1. Beklenmedik” panik ataklar: Bilinen bir durumsal tetikleyici olmadan ortaya çıkan panik ataklar.
  2. Durumsal yatkınlık gösteren” panik ataklar: Belli durumlarda ortaya çıkma olasılığı yüksek olan, ancak mutlaka çıkması gerekmeyen panik ataklar.
  3. Durumsal” panik ataklar: durumsal bir tetikleyici ile karşılaşılmasının hemen ardından ortaya çıkan panik ataklar.


Panik bozukluğunun en temel özelliği yineleyici, ne zaman başlayacağı önceden kestirilemeyen “beklenmedik” panik ataklarının görülmesidir. Panik bozukluğu tanısının konulabilmesi için beklenmedik panik ataklarının en azından hastalığın başlangıcında görülmüş olması gerekir. Agorafobinin geliştiği hastalarda ise, “durumsal yatkınlık gösteren” ya da “durumsal” panik atakları beklenmedik olanlardan daha yaygın görülmektedir.

Panik atakları tipik olarak, yoğun bir korku, endişe ve kötü bir şeyler olacağı beklentisi ile ani olarak başlar ve kısa sürede en yüksek düzeyine ulaşır. Panik atağı sırasında soluk alma güçlüğü, boğulma hissi, baş dönmesi, baygınlık hissi, çarpıntı, kalp atım sayısında artma, titreme, bulantı, karında rahatsızlık hissi, uyuşma, karıncalanma hissi, sıcak basması, ürperme, göğüs ağrısı gibi bedensel belirtiler ortaya çıkar.

 Bedensel belirtilerin yanı sıra tabloya sıklıkla ölüm korkusu, delirme ya da kontrolü kaybetme korkusu gibi bilişsel belirtiler eklenir. Ayrıca, anksiyetenin yoğunluğuna bağlı olarak kişi, kendini ya da çevresini değişmiş ve gerçek dışı olarak algılayabilir. Panik atağı geçiren kişiler, bir felaket ile karşı karşıya olduğu duygusu içindedirler. Kalp atım sayısında artma, çarpıntı, göğüs ağrısı gibi yakınmaları nedeniyle sıklıkla kalp krizi geçirdiklerini, ölebileceklerini düşünürler. Panik atağı genellikle on-onbeş dakika içinde yatışmakla birlikte, daha uzun da sürebilir. Hastalığın gidişi sırasında panik ataklarının sıklık ve şiddeti değişkenlik gösterir. 


Panik Atağı İçin DSM-VI tanı ölçütleri

Aşağıdaki belirtilerden dördünün (ya da daha fazlasının) birden başladığı ve 10 dakika içinde en yüksek düzeyine ulaştığı, ayrı bir yoğun korku ya da rahatsızlık duyma döneminin olması:

  1. Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması
  2. Terleme
  3. Titreme ya da sarsılma
  4. Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma duyumları
  5. Soluğun kesilmesi
  6. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi
  7. Bulantı ya da karın ağrısı
  8. Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
  9. Derealizasyon (gerçekdışılık duyguları) ya da depersonalizasyon (benliğinden ayrılmış olma)
  10. Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
  11. Ölüm korkusu
  12. Parezteziler (uyuşma ya da karıncalanma duyumları)
  13. Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları


Panik Bozukluğu ile İlgili Bilgiler


Panik bozukluğu toplumun yaklaşık %3.5’ini etkilemektedir. Panik bozukluğu olanların yaklaşık üçte ikisi kadındır. Ayrıca panik bozukluğu olan kadınların panik ataklarının sıklığı erkeklere göre daha fazladır, agorafobileri daha ağırdır ve panik belirtilerine karşı daha yoğun korku duyarlar.

Panik bozukluk erken erişkinlik yıllarında başlama eğilimi gösterir. Çocukluk döneminde ya da ileri yaşlarda da başlayabilir. Panik bozukluğun başlangıcı genellikle bir ölçüde birdenbire olur, çoğu kez kötü bir panik atak geçirilmesi ile başlar. Başlangıcı, çoğu zaman, kişinin yaşamındaki stresli bir dönemden sonra olur.

Panik bozukluğu, iş yaşamı, toplumsal işlevsellik, eğlendirici ve dinlendirici etkinlik alanları da dahil olmak üzere çok değişik işlevsellik düzeylerinde düşüşlere neden olur.  Panik bozukluğu tedavi edilmezse süreğen bir durum olur. Oysa panik bozukluğu tedavi edilebilir bir hastalıktır.




Hemen Ara WhatsApp